Onunla Tanışın: Rıza
Merhaba arkadaşlar, her ay bir çizeri ağırladığımız "Onunla Tanışın" içeriğimizin bu ayki konuğu çocuk kitaplarından da tanıdığımız Rıza Türker. Çizim yaşımına profesyonel olarak devam eden Türker, 35 yıllık yaşamına dair sorduğumuz her soruyu detaylıca, keyifli bir şekilde yanıtladı.

Türker'in renkli çizim dünyasına buyrun o halde.

S: Merhaba Rıza, öncelikle nasılsın? 

R: Biraz yoğun bir dönem geçiriyor olsam da iyiyim; teşekkür ederim.

S: Kendinden bahsetsene bize biraz; nasıl bir adamsın, nasıl bir çizersin, kaç yaşındasın, ne yaparsın, ne edersin?

R: Mümkün mertebe sakinliğini korumaya çalışan, 35 yaşında bir adamım. Öğrenme konusundaki maymun iştahım, çizerliğime de yansımış olduğundan, ana çizgim dışında, mümkün olduğunca farklı tarzda çalışmaya da gayret ediyor, kafamdaki fikri nasıl iyi anlatabileceksem, o tarzda çiziyorum.

S: Sözlüklerde senin için otaku diyorlar, nedir doğruluk payı? 

R: Eskiden, otakuyu geçtim, hikikomoriydim neredeyse. Bütün gün odamdan çıkmadan anime ve uzak doğu yapımı diziler/filmler izler, manga okur; çizim yapardım. Aynı evin içinde, ailemi görmeden birkaç gün geçirmişliğim var. Son 10 yılda iyiden iyiye zorlaşan yaşam şartları nedeniyle, sorumluluklarım artınca, otakuluğun da altını kıstım. 5 senedir, haftalık olarak seri takibi yapar; arada da fırsat buldukça eski serileri/filmleri art arda izlerim.

S: Hazır bu kadar maziye gitmişken ilk çizdiğin neydi ve bunu çizerken kaç yaşındaydın? Çizimin hala duruyorsa bizimle paylaşır mısın? 

R: İlkini hatırlamasam da seneler önce eşyaların arasında, 3 yaşımda yaptığım bir tren resmini bulmuştum. Babam köşesine tarih atmış ve senelerce saklamıştı. Tabii daha sonra muhtemelen atıldı ya da kayboldu. 

S: Seni çizmeye iten şey ne olmuştu? Ne zaman çizerliği kariyer olarak belirledin kendine? Öncesinde çizim yarışmalarına katılmışlığın oldu mu?

R: Rahmetli babaannemin, bize bakarken anlattığı kısa bir hikaye vardı. Her cümlede kağıda bir şeyler çiziyor, hikaye bittiğinde ortaya basit bir leylek çizimi çıkıyordu. Sanırım fitili ateşleyen de o oldu. Sonrasında, kalabalık bir sülalede büyümenin de etkisiyle, önüme gelen çizgi romanlar içimdeki ateşin büyümesine vesile oldu. Resimlere bakmaktan sıkılıp, 4 yaşımda okuma-yazmayı sökmeme de neden olan şey, çizgi romanlardır. Çizerlik, bahsettiğim gibi, hayatımın bir parçasıydı ve ben bir şekilde ilk okuldan beri bu işten para kazanıyordum ama hiç bir zaman meslek olarak görmemiştim. Hatta bir sayısalcı olarak, Biyoloji ve türevlerinden birini okumak istiyordum. Dershanede, sene boyunca derslerini astığım Türk Dili öğretmeni sağ olsun, yağmurlu bir günde dersine girmek durumunda kalıp, arka sırada çizim yaptığım esnada yanıma yanaşıp; "Neden GSF'de okumayı düşünmüyorsun?" diyerek, zehri bünyeme saldı. Sonrası da geldi tabii. Çocukluğumdaki bir iki yerel yarışma dışında, ülke çapındaki organizasyonlara katılmadım. 5-6 sene önce, Torucon'un, Facebook üzerinde yürüttüğü yarışmaya, arkadaşlarımı eğlendirmek adına bir şeyler karalayıp yollamışlığım var, sayılırsa...

S: Çocuk kitaplarına da enfes şeyler resmediyorsun? Muhakkak hepsi çocuğun gibidir ama diğerlerinden ayrılan “bunun hikayesini de karakterlerini de ayrı seviyorum” dediğin bir kitabın var mı? 

R: Öncelikle, kimse darılmasın, gücenmesin ama iş yaptığım yayın evleri arasında, aradığım anlayışı, huzuru ve çalışma şartlarını Yeşil Dinozor'da buldum. Editörüm İlkay Hanım, dünya iyisi, şeker mi şeker bir kadın. Kafalarımız da acayip uyuşuyor kendisi ile. Gerek ona, gerek iş ortaklarına ait pek çok kitabı resmetsem de en rahat hissederek ve severek yaptığım kitap, "Işık Kafası Karışık" oldu. Diğerlerinden biraz "farklı" bir çocuğun, aslında ne kadar "aynı" olduğunu, eğlenceli bir şekilde anlatıyor. İkinci kitabın yazım aşaması bittiğinde, yakında elime geçecek ve çizimlere başlayacağım.

S: O süreci de anlatır mısın bize; öykü direkt sana mı geliyor yoksa yazarla birlikte ilerleme şansın oluyor mu? Çizim/tasarım konusunda tamamen özgür müsün yoksa betimlendiği gibi resmetmen mi gerekiyor? 

R: "Her yiğidin yoğurt yiyişi farklı." derler ya? Yayın evleri de bu şekilde işte. Üretim süreci ise oldukça sancılı. Metni, serbest olarak resimlememizi isteyen editörler de var, kendi belirledikleri yerleri resimlememizi isteyen de. Çizimden sonra, editör ve yazar bir araya gelip, çizimi kontrol ediyor. Sonra pedagog inceliyor. Bazı yayın evlerinin bir etik kurulu var, oraya iletiliyor sonra. Çocuklara gösterip, tepkilerini ölçen yayın evleri de var. Yani çok da özgür olduğumuz söylenemez. Yine de çocukların %65'inin, toplamda 10 tane çocuk kitabı okumadan ilk okula başladığı bir ülkede yaşıyor ve ısrarla bu oranın düşmesi için mücadele ediyoruz. Bu da özgürlükten feragat etmeyi çekilir kılan bir durum. 

S: Mock Covers projen çok eğlenceli. Süper kahramanları chibi çizmek ve çocuksuluğun verdiği yetkiyi sonuna kadar kullanmak daha eğlenceli olsa gerek? Bu projenden yola çıkarak; DC mi Marvel mi?  

R: Anatomik olarak ve anlambilim yönünden, mangalardaki chibi tasvirine uysalar da çizimlerim hem doğunun hem de batının birleşimi gibi. Çocuksu şeyler çizmeyi de çocukça şeyler çizmeyi de çok seviyorum. Takip edenleriniz görmüştür ki sadece çizgi roman kahramanlarını değil, film karakterlerini, ülkemizdeki ses sanatçılarını ve hatta Ata'mızı da çocuk olarak çizmekten zevk alıyorum. Soruya gelirsek, DC'nin Vertigo evrenine aşık olsam da Marvel hep ilk göz ağrım olarak kalacak. 

S: Rick and Morty de senin için başka bir yerde dersek yanlış bir şey söylemiş olur muyuz yoksa sadece popülerliği mi? İlham aldığın bir isim ya da çizim disiplini var mı? Senin çizim/resim dünyanı nasıl tanımlarız?

R: Esasında, Rick and Morty'nin,  fikir bazında filizlendiği roiland.tv'nin takipçilerinden biriydim. Günümüzde geldiği nokta ise kendisine aşık olma sebebim oldu diyebilirim. Daha önce de bahsettiğim gibi, kafamdaki fikirleri ya da içimdeki hisleri ne şekilde yansıtmak istiyorsam, o şekilde çiziyorum. Haliyle sevdiğim bir çok çizer/görsel sanatçı bulunmakta. Humberto Ramos, Scottie Young, Mike Mignola, Yıldıray Çınar ve Mahmud Asrar bambaşka yerlerde benim için. Yine görsel düzenlemelerine hasta olduğum, Dave Mc Kean var. Uzak Doğu'ya gidersek, insan olmadığına kanaat getirdiğimiz Kim Jung Gi, korku ustaları Junji İto, Shintaro Kago, özellikle SNK için yaptığı fırça dokunuşlu çizimlerle Shroi Eiji, Hokuto no Ken ile vaktinde çokça ilham vermiş Tetsuo Hara, ayrıca Masanori Morita ve inanılmaz yetenek  Takehiko Inoue'yi ve hikaye anlatımına bayıldığım Naoki Urasawa'yı da unutmamak gerek.

S: #Atatürkheryerde projen de enfesti. Atatürk’ü chibi resmetmek ayrıca şahane fikir. Nasıl oluştu proje? Bu proje için, seni daha bilinir kılan proje desek? Yanlış biliyorsak da lütfen bizi düzelt.

R: "Atatürk Her Yerde" aslında hâlen tamamlanmamış, eskiz hâldeki bir proje. İlham kaynağı, koltuk tepelerinde gezen yeğenim oldu. Chibi Atatürk ise aslında yurt dışında, yurt içine nazaran daha fazla bilinen "When We Were Kids" adlı projemden türedi diyebilirim. Sonrasında, The Sanat ekibi bana ulaştı ve bir 23 Nisan projesi için çizim yapmamı istedi. Twitter ve instagram'daki bol takipçili dostlarım sağ olsun, çizimi paylaşınca, aldı yürüdü. Anime-manga-cosplay camiası içerisinde tanınmamı sağlayan ise 2011 yılı boyunca, istisnasız her gün yaptığım, anime/manga/oyun karakterlerini içeren eskiz maratonu oldu. Önce uyumadan önce çiziyordum ama sağlık sorunlarım nedeni ile bir süre sonra uyandıktan sonra çizmeye devam ettim. Hâliyle seri, "Sketches Before Sleep" ve "Sketches After Sleep" olarak iki kısma ayrıldı. Bu sayede yüzlerce anime/manga fanı gençle diyaloğa geçtim. Bir kısmı şu an, ülkemizin sayılı cosplayer'lerinden. (Yabancı kökenli sözcük yazılırken, sonundaki ek Türkçe okunuşuna göre eklenir. Heheh.)

Seriyi merak edenleri şöyle alalım:

https://rizaturker.deviantart.com/gallery/28331719/Sketches-Before-Sleep
https://rizaturker.deviantart.com/gallery/29722131/Sketches-After-Sleep

S: Sahi bir Cemşit vardı, biraz da ondan bahseder misin bize? İlk karakter projen miydi? 

R: İlk karakter projem, ilk okulda, bolca Conan okuduğum yıllarda karaladığım "Gunnar" isimli bir barbardı aslında. Sonrasında pek çok çizgi romanvari ve karikatürize OC karaladım. Manga karakter denemelerim de oldu. Cemşit ise lise yıllarında, sıra arkadaşımla kıkırdayarak gülmek için uydurduğumuz sayısız karakterden biriydi. Lise mezuniyetimden seneler sonra bulunan bir matematik defteriyle, 2012 senesinde tekrar dirildi. Haftalık olarak tek kare maceralarını paylaştım bir süre. Sonrasında rafa kalktı. Lakin şu sıralar tekrar aklımda bir şeyler yapmak. 

S: Animelere ve mangalara dönersek; hangi karakter ve neden? Bu karakteri animeler okuru için kendi stiline taşımanı istesek çok şey istemiş olur muyuz? –Evet, yakın zamanda kaybettiğimiz Isao Takahata’nın Hotaru no Haka filmine saygı duruşu nezdinde çizdiğin afişi gördük ve aşırı beğendik. Ellere sağlık senpai.–

R: Tartışmasız, GOKU... Elime alıp, sayfalarını çevirdiğim ilk manga, Dragon Ball'dır benim. Henüz ilk okul çağında bir çocukken, ne anlattığını bile bilmediğim bu seriye vurulmuştum. Sonrasında, Almanya'daki akrabalara yalvar yakar getirtilen Rusça mı İspanyolca mı hatırlayamadığım bir dublaja ve Almanca alt yazılara sahip video kasetleri... Velhasıl, Goku ile aramda her zaman bir bağ var. DB Super serisi bittiğinde resmen ağladım ve ardından hemen bir çizim yaparak Toriyama Senpai'ye teşekkürlerimi sunmak istedim. Goku'nun kendi tarzımda bir çizimini ise daha evvel yapmıştım, onu da sizlerle paylaşabilirim.

S: Batının çizim dünyasına daha yakın olsan da soralım; Batının çizim dünyasını mı Uzak Doğunun çizim dünyası mı? 

R: Aslında günümüzde, Batı'daki ticarî çizim dünyasını ayakta tutanların bir çoğu, Doğu ve Uzak Doğu kökenli yazar ve çizerler. İster doğuştan gelen yetenek deyin, ister ucuz iş gücü... Şu anki hâlimle, 80 ve 90'larda yaşıyor olsaydım, bu soruya cevabım "Uzak Doğu" olurdu ama doğrusu o ki, şu sıra Batı'daki çizgisel çeşitlilik daha çok hoşuma gidiyor. İşe sadece manga çizimi olarak değil, fantasy art, video game art olarak baktığımızda, Uzak Doğu'da bir tek düzelik söz konusu. Özellikle dijital boyama tarzı işlerde, hangi çizimi kimin yaptığımı söylemek neredeyse imkansız. Zira giderek büyüyen oyun endüstrisi, ihtiyaç doğrultusunda kendi stilini yarattı. İki boyutlu işler de üç boyutlu işler de birbirine benziyor. Rüştünü ispat etmiş mangakaları bir kenara bıraktığımızda, tarzı ile sıyrılan, öne çıkan yeni isim sayısı, eskiye nazaran oldukça az.

S: Düşünürken de çizerken de renklendirirken de kendimden geçtim, acayip bir şey oldu dediğin projen hangisi? Şahsen PLANET PMS projeni acayip beğendim!

R: Aslında pek de projelerin adamı değilim. Spontane çizimler yapmak daha çok hoşuma gidiyor. Fakat şimdilerde, "Ne çizsem?" derdinden kurtaran, eski çizimleri, yarım eskizleri, baştan çizmeye dayanan bir proje içerisindeyim. Yaparken oldukça keyif alıyorum. Onun dışında, hanımla kendimi çizerken, gerçekten de kontrolün kalbimde olduğunu söyleyebiliriz.

S: Hiç manga denemen ya da karakter çizimin oldu mu? Olduysa görmek isteriz.

R: Tek sayfalık birkaç denemem ve elbette ara ara karaladığım OC'ler oldu. Lakin 2005 senesinden bu yana 7 defa harddisk kaybı yaşamışlığım var. Elimde çok fazla örnek kalmamakla birlikte, bulabildiğim birkaç eski karalamayı paylaşayım.

Image

S:
Wacom Tablet’le çiziyorsun değil mi? Elle çizdiğin ganimetlerin var mı? Hangisini kullanmayı daha çok seviyorsun? 

R: Evet, külüstür bir Bamboo var elimde. Tablet, işim gereği bana hız kazandırsa da kağıt-kalem hassasiyetimi yok etti maalesef. Dijitalde çizdiğim gibi çizemiyorum kağıda. Bir süre alıştırma yapmam gerekiyor. Meslekî açıdan bakarsak, tableti seçiyorum cevap olarak. Geçen sene bir süre ailemin yanında kalmış ve sıkıntıdan kağıt kaleme sarmıştım yine. O ara yaptığım eskizlerden birkaç örnek gösterebilirim. "Eskiz" diyorum zira bunları, daha sonra bilgisayarda yeniden çizmek üzere karalamıştım. 

S: Çizmeye/resmetmeye başladığında müzik sana destek oluyor mu? Çizerken dinlediğin favori müziklerin var mı? Varsa bizimle birkaç tanesini paylaşır mısın?

R: Bu kısım biraz karışık. Kuzenim sağ olsun, ilk okul çağında rock ve metal müzik sevgisini aşıladı bana. Artık yaşım gereği daha sakin şeyler dinlesem de arada sırada metal yurdunda at koşturmaktan da zarar gelmez değil mi?

Sakin bir şeyler arayanlara vereceğim isimler; Mogwai, Flunk, Washed Out, Devendra Banhart, Mazzy Star, Portishead, Oh Land...

Biraz daha sert müzik seven arkadaşlara ise bilindik isimlerden; Dir en Grey, Coldrain, Maximum the Hormone, Slipknot, Lamb of God, Killswitch Engage, Meshuggah, Agoraphobic Nosebleed, A Perfect Circle, Tool ve Karnivool öneririm.

S: Çizimlerini beğendiğin mangaka kim? Bu manganın/animenin/light novelin çizimleri de şiir gibi dediğin bir yapım var mı? 

R:  Takehiko Inoue'nin Vagabond'u çok hoşuma gider. Urosawa'nın Pluto'su ve Monster'i ilham vericidir. Hiroya Oku'nun Gantz'ı, büyülü atmosferi ve çizimleri ile ömrümden ömür götürmüştür. Tabii bu isimlerin yanında, Kentaro Miura ve Berserk'ini, anlatım dili ve sıradışı çizgileri ile Taiyo Matsumoto'nun Tekkonkinkreet'ini, Masamune Shirow Senpai'nin Ghost in the Shell'ini de unutmamak gerekir. Bana şiirsel gelen anime yapımları ise Mamoru Oshii'den, Tenshi no Tamago, Satoshi Kon'dan Paprika ve Katsushiro Otomo'dan Akira'dır. 

Ayrıca; Summer Wars, Perfect Blue, Tokyo Godfathers, 5 Centimeters per Second ve Tekkonkinkreet de tavsiye edeceğim anime filmler arasındadır. 

S: Okurlarımız seni hangi mecralarda bulabilir? 

R: İnterneti oldukça fazla şey için kullansam da işimle ilgili sosyal medya kullanımım bir hayli yeni. Sanırım en eskiye dayananlardan biri, deviantart sayfam.

Bir liste vermem gerekirse;

deviantart, tumblr ve twitter kullanıcı adım: rizaturker

instagram ve pinterest kullanıcı adım: rizaciziyor

facebook sayfa adım: kimburizaturker

S: Türkanime izleyicisi ve animeler okuru arasında amatör pek çok çizer var ve son derece başarılılar. Özellikle kariyer olarak düşünen okurlarımıza senpaileri olarak tavsiyelerin var mı? Ne yapsınlar, neyden uzak dursunlar?

R: Uzak durmanız gereken ilk şey, kendinizi sınırlamak! Önünüzde, dilediğiniz şeyi çizebileceğiniz bomboş bir kağıt var, o sizin için açık bir çek gibi, unutmayın! Sürekli ama sürekli pratik yapmanız, çizim yapmayı yemek-içmek kadar doğal bir hâle getirmeniz oldukça işinize yarayacaktır. İnsan ilişkilerine önem vermeniz, çevrenizle aranızda kontrolü sizde olacak sınırlar belirlemeniz, geleceğe yönelik bağlantılar kurmanız; ileride size, iş dünyası için ufak kapılar açacaktır. Hayal dünyanızı genişletmek için bolca kitap okuyup, bolca film izleyin. Bunu yaparken lütfen kendinizi anime/manga/çizgi roman ile sınırlamayın. Sanat tarihini mümkün mertebe bilin. Genel kültürünüz iyi durumda olsun. Mütevazılık ile şımarıklık arasındaki çizgide gezinin ama asla bir tarafa düşmeyin. İkisinin de fazlası, sizi çekilmez kılar.

Ve son olarak, çocuk kalmaktan korkmayın! Hepinize başarılar dilerim.

S: Çok teşekkür ediyoruz vaktini, bilgini bizlerle paylaştığın için. Arigatou gozaimasu Senpai!

R: Doo itashimashite! :)

-----

Eğer siz ya da bir arkadaşınız çiziyorsa lütfen bize ulaşın ve sizin ya da onların bu güzel çalışmalarını, ilham verici fikirlerini okurlarımızla paylaşalım. [email protected] adresine mail göndererek yapmış olduğunuz (ya da yaptıkları) birkaç çalışmayı değerlendirmeye alabilmemiz açısından bizlerle paylaşmanız yeterlidir.

"Eşek kadar kadın çizgi film mi izlermiş" isyanına cevap olarak doğdum. Radyo ve TV ile başlayan iş hayatı, dergi ile devam etti ve 2006'dan bu yana dijital reklam sektöründe çalışıyorum. Hikaye kitapları (Aşk Yemeği Acılı Sever ve Yakıngörmez) yazdıktan sonra, şimdilerde bir roman üzerine çalışıyorum.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Yorumlar

https://www.animeler.net/assets/images/user-avatar-s.jpg

0 comment

Write the first comment for this!

Disqus Yorumları