Bloodborne hakkında söylenilebilecek çok şey var. Ama öncelikle şunu bilmenizi isterim ki Bloodborne'u da Souls serisinden bir oyun olarak kabul edeceğim ve bu şekilde inceleyeceğim. Bu incelemeyi kısımlara ayıramayacağım. Çünkü Bloodborne böyle bir oyun değil.
Eğer oyuna hikaye kısmından bakarsak elimizde hiçbir şey yok. Yani Yharnam diye bir şehir var ve neredeyse herkes hastalıklı, biz de avcı olarak karakterimizi oluşturuyoruz. Ve yaratıkları öldürüyoruz. Ama eğer merak eden varsa internette sayfa sayfa teoriler mevcut.
Oyunda belirli bir karakterimiz yok. Oyunun başında kendi karakterimizi kendimiz oluşturuyoruz ve oyuna başlıyoruz. Oyunun karakter oluşturma ekranı ise yeterince ayrıntılı ve güzel.
Oyunu en önemli noktası ise oynanış kısmı. Oyun oynanış bakımından Souls serisinden çok daha hızlı. Diğer oyunlara nazaran bu oyunda ağırlık sistemi yok. Yani kuşandığımız ekipmanlar hızı etkilemiyor. Oyunda sağ elimize kılıç tarzı bir silah ve sol elimize de bir tabanca alıyoruz. Yine Souls serisinin en önemli mekaniklerinden olan kalkan bu oyunda olsa da varlığını hissettirecek derecede öneme sahip değil.
Oyunda her silahı ikinci bir modu var. Ve gerçekten güzel bir savaş deneyimi sağlıyor. Bazen bir sopa kırbaça dönüşürken bazen kılıç dev kınıyla birleşebiliyor.
Silahları kantaşı adı verilen madde ile günlendirebiliyorsunuz. Ve cevher ile de farklı özellikler katabiliyorsunuz.
Bir de kuşandığımız zırhlar var. Bunların sayısı Souls oyunlarına göre daha az çeşitli. Ama yeterli seviyedeler. Her zırhın farklı değerleri var. Ateşten koruma, şimşekten koruma gibi. Zırhların görünümleri ise gayet güzel.
Oyunda level atlamak için ise sistem aynı. Sadece Souls oyunlarındaki Ruh yerine tahmini güç bir şekilde Kan gelmiş. Bir de Sezgi adı verilen bir birim var. Bu da onlinede işinize yarıyor.
Bloodborne'da Souls oyunlarındaki gibi bir sınıf seçimi mevcut değil çünkü büyü diye bir şey yok. Aslında bir şeyler mevcut ama bunlar büyü denebilecek nitelikte değiller. Bu da oyunu oynayan herkesin savaşçı olması anlamına geliyor ki bence çeşitliliği düşüren bir eksi.
Oyunu grafikleri ise gerçekten göz alıcı. Ve karakter tasarım ve detayları çok güzel görünüyor ama buna karşın oyunun kare değerlerinde cidden düşmeler olabiliyor. Bu da bazen çok can sıkıcı oluyor.
Oyundaki bölgenin adı ise Yharnam. Yharnam tasarım olarak gayet güzel ve birçok inceliğe sahip. Yharnam kendi içinde ise bölgelere bölünmüş ve bu bölgelerin çoğu birbirine bağlantılı bu da harika bir durum.
Gelelim oyunun zorluk seviyesine. Bildiğiniz gibi bu oyunda da Souls oyunlarındaki gibi bir zorluk seviyesi yok. Ve oyun gerçekten çok zor. Bir düşman için saatlerce uğraştığım oldu. Oyunu beş kez bitirmeme rağmen hala zorlanıyorum.
Oyunun üç adet sonu var. İki sonun biri iyi ve biri kötü ve bunu siz seçiyorsunuz. Ama üçüncü ve doğru son için bazı şeyleri toplamanız gerekiyor.
Oyunda birçok da zindan var. Bunlar oyunda topladığınız materyal ile ayin yapılarak açılıyor. Birçok zindan var. Birbirlerinden çok farklı olduklarını söyleyemeyeceğim ama oyuna tat katan extralar bence. 
Son olarak da oyunun online kısmına gelelim. Oyunda aynı Souls oyunlarında olduğu gibi yanınıza yardımcı çağırabiliyor, başkalarının dünyalarına baskın yapabiliyorsunuz. Ve tabi ki başkaları da sizin dünyanıza baskın yapabilir.
Not:9,1
Artılar:
Oynanış,grafikler,Yharnam ve boss savaşları
Eksiler:
Kare düşmesi, büyü bulunmaması ve çeşit azlığı
Yorumlar
0 comment